31 Aralık 2010 Cuma

cingıl bels

bu arada hatırlatmasaydınız, anlamaycaktım bile bir yılın bittiğini.
nasıl olsa başlayacak isim değiştirip.
neden bu kadar önemli bir bahane anlamıyorum sarhoş olmak için.
yeşili sevmiyorum, ormanlar alınıyor.yılbaşlarını da.
kimse alınmasın.

30 Aralık 2010 Perşembe

gitmek derken..?

yola çıktığını sanırsın, gidebileceğini..
hep gittiğini sanırsın bazen.
bu yol; odasında kaldığın, havuzunda yüzdüğün, lobisinde tanıdıklarınla karşılaştığın, çatısından atladığın büyük bir oteldir yalnızca.
zamanla ödersin.çok.

19 Aralık 2010 Pazar

9th fall:

bazıları utangaç olduğumu söyler,bazıları bunu bilir,
umrunda değildir çoğunun.
anlatacak rüyalarım var dinlerseniz,
bunu gerçekten yapabildiğinizi görürsem verecek sırlarım.
ben sizi pek dinlemem,
beni utandırın..

10 Kasım 2010 Çarşamba

10nov

hey.
bildiğniz gibi doğum günüm bugün.
annem beni sevdiğini söyledi.
kimileri doğduğuma sevindiklerini.
şaşırdığımı itiraf etmeliyim.
doğru söylüyor bile olabilirlerdi çünkü.

4 Kasım 2010 Perşembe

thursday

sevdiğim insanları sevmek konusunda hiç iyi olmadım.
sevdiklerim şahittir buna.
bi de arasıra ben.
bir çok konuda daha iyi değilim.
hiç olmadım.
hiç suçlu olmadım bu konuda.
beni yargılayan gözlerin rengini,
suratıma fırlatılan içkilerin tadını,
dalga geçen gülüşleri sevdim.
bunu bile ne kadar iyi yaptığımı tartıştım kendimle,
o haklı çıkınca dövdüm.
benim elim ağrıdı sonuçta,
kısa süre sonra geçecek izler oluştu yüzümde.
sonra üzülmeyim diye şakacıktan barıştım.

10 Ekim 2010 Pazar

8th fall:hafta sonu platonisi

sevmemek diye bir seçenek daha vardır,
seçersen.
ve bazen başka bir tane yoktur.
seçmem.

16 Eylül 2010 Perşembe

seventh fall:zamanlaması kötü olan ben ve kız

zamanlama;daha sonra unutmayı dileyeceğim bir çok olayın arasındaki ince zar olarak tanıttı o gece kendini.yırtılmaya istekli olanlardan:)birkaç saniye sonra inseydim merdivenlerden ya da birkaç saniye sonra çıksaydım herşey sıradanlığını koruyacaktı.ama ben zar yırtılsın diye farkında olmadan uğraştım.olayın merdivenlerle bir alakası olmadığnı sonraları anladım.ama zamanlama da önemli, unutmayın:)

13 Ağustos 2010 Cuma

gypsy vol2 exception

üzerine yazmadığım kağıtların kesikleri yüzümde.
yüzümde görseydin beğeneceğin bir gülümseme.
en çok sana anlatmak isterdim acının çektiklerini bu şehirde
ama bir gün kalmışın duyduğuma göre..
veee işte burda bir rockstar edasıyla giriyorum yazıya, duyamadığın melodisiyle:
''this is not spectacular but here u r.again.this is an exceptin.one of the f.ckin rare ones.''

4 Ağustos 2010 Çarşamba

denge üzerine notlarımdan...ya da korku üzerine olanlardan.bu arada notlarım yok benim şimdi hatırladım.

hey sizler, açılın.
elimde hızla çevirdiğim baston korkunuza çarpar.
korku demişken ben.
ben ölesiye korkarım intihar etmekten.
sizler bastonu düşürmemden korkarsınız.
biraz düşmekten.
biraz dediğime bakmayın, korkarsınız:)
uçurumlardan, gökdelen terslarından bahsetmiyorum.
birinin gözünden düşseniz..yoo, yo düşmeyin.
acırsınız.
ben mi?
ben pek düşmem.
yanımda baston taşırım.
pek yere değdirmem o başka.
siz önünüze bakın.

16 Temmuz 2010 Cuma

6th fall:şıveps votka

hayır ile hayır arasında ilk görünüste bir fark olmasa da daha yakından bakarsız nerdeyse birbirlerine benzemediklerini farkedebiirsiniz.birinin evet anlamına gelmesiyle falan alakası yok.sadece..farklı.kadınlar olunca konu yoruma açık zamanlar başlar.yoruma o kadar açıktır ki yanlış anlaşılan sorulara doğru cevaplar verilir.mesela ''hayır''.hangi sorunun olduğu önemli olmayan çirkin,kestirme,moral bozucu bir cevaptır.ama ne dogrudur ne de dürüst.
bir diğerini de ben cevaplarım.''hayır''.
sorunun ne olduğunu bi kadından çok önemsemem.ama hayır.
evetlerin beslendiği ormanı yağmalarım.binalar, alış veriş merkezleri, huzurevleri, golf resortları yaparım.çünkü ben bunu yaparım.
sen sorular sorarsın.ben cevaplarım.
ben sorular sorarım.hayırdır, ama burdasın.

26 Haziran 2010 Cumartesi

5th fall: BonBon

''hey'' dedim, yanından geçerken.sanırım onu gördüğümde yüzüme yerleşen gülümseme hala asılı kaldığı ve o ilerledikçe boynum döndüğü için durdu yarım adım arkamda.vücudumu çevirdim ve şey dedim,şey.neyse, daha sonra düşünüldüğünde aptalca olabilecek bişeydi.komik duruma düştüğüm için sırıttı, o öyle sırıtabildiği için ona aşık oldum.bi de çook güzel için tabi.herneyse söylicek hiçbişeyim yoktu.sadece gözlerime bakmasının tadını çıkarıyor gitmesine engel olacak bişeyler düşünüyordum.o da başka bişey.Acelem varmış gibi ve yüzümdeki o şapşal gülümsemeyle ''görüşürüz'' dedim.olmayan aceleme anlam veremedi ve aynı sözcüğü geri verdi.kendimi acemilikle suçlayıp birkaç adım attıktan sonra istemeden geri dönüp baktım.ama belirtmeliyim bunu gerçekten istemiyordum.Göz göze geldik.kendimi daha ne kadar rezil edebilirim sorusunun cevabını aceleyle gittiğim yöne dönerek verdim.

Artık onu tekrar gördüğümde ya ona aşık olduğumu söylicek ya da köşe kapmaca oynıycaktım.yo, hayır.kesinlikle daha aptalca bişey bulucaktım..

23 Haziran 2010 Çarşamba

ford fall

gerçekten farklıymış.o sevdiğin kadının sevgilisiyle olan fotoğrafı ve karşında gülümseyerek sana bakmaları,birbirlerini okşayarak,öperek..farklıymış.üzülmek ya da kızmak dışında birşeydi o hastalık ama ne kadar benziyordu belirtileri.İyileştim.sen sarışın, çek ellerini.dedim ya üzerinden birkaç saat geçti,iyileştim.(umarım o sarışından birşey kapmamışımdır)

18 Mart 2010 Perşembe

i was eatin a muffin in the coffin.
and u had come unexpectedly.
u touched its top two times:''KKnock!KKnock''
i opened it for u.
you looked my hand and said:
''u will be deadly fat''

17 Mart 2010 Çarşamba

3rd fall:

her dili anlıyorsun belki de.belki de bu yüzden bu kadar çok anlatıyorum sana. bilirsin, anlatmak istediklerimden farklıdır söylediklerim çoğu zaman.ve açamam bazen telefonu sen aradığında.problem değil, biliyorum.ne kadar yakınsın onu bilmiyorum.gerçekten ne kadar yakınsın bana?çirkinsin.çirkinsin bana.öyle olmasan orda olmazdın galiba.bilmiyorum nerde olurdun,oralarda işte,uzakta.seni görmek kadar sevindiriyor orda olman.orada, elinde not defterinle.herneyse bu kadar çok yazmak istemiyorum hakkında.böylece daha çok kalabilirisn bana...

12 Mart 2010 Cuma

2nd fall: gypsy

özlendin.hep özleniyordun.ama aklıma geldiğinde beni yalnız hissettirmek..bilmiyorum.dün gece yazdığımı kastetmemiştim,biliyorsun.hep iyi yazdın.
güzel olmasan iyi yazdığını söylemezdim belki.beni tanırsın.çirkin şeyleri ve güvercinleri sevmem.herneyse ne kadar özlediğimi söyleyemiyorum sana ama birkaç kişinin görebileceği bir yere yazıyorum.o kadar..ben sadece bunu yapabiliyorum..

19 Şubat 2010 Cuma

1st fall

ağzımdan çıkan dumanlar dağıldığı yerde gittiğimiz lunaparka dönüşüyor.
her nefes tshirt ümü sündüre sündüre çekiştirerek başka bir oyuncağa götürüyor.
oyuncaklar ki hızlı,yüksek,baş döndürücü.
ve oyunlar. kışkırtıcı,düzenbaz,yanıltıcı.kaybeden oyunlar.

-oralardan düşmek için atlanmaz,kumar kazanmak için oynanmaz-diyen yabancı o iğrenç sesiyle çığlıkları arasında sözlerini bilmediği bir şarkıyı söylüyor.
-ölmek zorundayız- diyor diğeri- yaşamanın aksine- dönme dolaptan atlayan karısı onları anlamış gibi yapıyor,iki metre yüksekten cesurken.
-doğru.iki nokta arasındaki en kısa yol- diyor.-beni diğer noktaya yanlışlarım yaklaştırsa da daha kısa yoldan.-

kumarda kazanıyor birileri.oyundan kalkıyor.

roller coaster hiç durmuyor.artık korkmuyor müşteriler,sıkılıyor.

elimdeki tüfeğin namlusunu çeviriyorum her birine,sırayla.tetiği yavaşça ezerken gözlerimi kapıyorum.açtığımda ateş ediyor,o ördeği yine ıskalıyorum.
kazanamadığım hediyeleri satın alıyor,sana getiriyorum.
iyi bir nişancı olmadığımı söylüyorsun,söylediğinden emin.oyunun hileli olduğuna inanmıyorsun.neden hediyelerinle oynarken susmuyorsun?
konuştukça hızlanarak döndürüyor beni eteğin.inmek istediğimi söyleyemiyorum,nefesim kesildiğinden.seyredenlerin midesi bulanıyor.sense yedi yasındaki balerin oluyorsun döndükçe.büyüyene kadar durmayacak gibi görünen.

ben atlarken itiyorsun.
masum olduğunu düşündürüyorsun.
sana aldığım ayıcığa sarılıp uyuduğunu düşünürken.
sormamalıyım aslında.
sigaranı nerede içiyorsun?