26 Haziran 2010 Cumartesi

5th fall: BonBon

''hey'' dedim, yanından geçerken.sanırım onu gördüğümde yüzüme yerleşen gülümseme hala asılı kaldığı ve o ilerledikçe boynum döndüğü için durdu yarım adım arkamda.vücudumu çevirdim ve şey dedim,şey.neyse, daha sonra düşünüldüğünde aptalca olabilecek bişeydi.komik duruma düştüğüm için sırıttı, o öyle sırıtabildiği için ona aşık oldum.bi de çook güzel için tabi.herneyse söylicek hiçbişeyim yoktu.sadece gözlerime bakmasının tadını çıkarıyor gitmesine engel olacak bişeyler düşünüyordum.o da başka bişey.Acelem varmış gibi ve yüzümdeki o şapşal gülümsemeyle ''görüşürüz'' dedim.olmayan aceleme anlam veremedi ve aynı sözcüğü geri verdi.kendimi acemilikle suçlayıp birkaç adım attıktan sonra istemeden geri dönüp baktım.ama belirtmeliyim bunu gerçekten istemiyordum.Göz göze geldik.kendimi daha ne kadar rezil edebilirim sorusunun cevabını aceleyle gittiğim yöne dönerek verdim.

Artık onu tekrar gördüğümde ya ona aşık olduğumu söylicek ya da köşe kapmaca oynıycaktım.yo, hayır.kesinlikle daha aptalca bişey bulucaktım..

23 Haziran 2010 Çarşamba

ford fall

gerçekten farklıymış.o sevdiğin kadının sevgilisiyle olan fotoğrafı ve karşında gülümseyerek sana bakmaları,birbirlerini okşayarak,öperek..farklıymış.üzülmek ya da kızmak dışında birşeydi o hastalık ama ne kadar benziyordu belirtileri.İyileştim.sen sarışın, çek ellerini.dedim ya üzerinden birkaç saat geçti,iyileştim.(umarım o sarışından birşey kapmamışımdır)